Ana dilin dışında öğrenilen yabancı dil her anlamda çok önemli kültürel bir zenginliktir. İkinci bir dili çok küçük yaşlarda öğrenmek; çocuğun beynindeki duygusal bölgeyi ve zekaya giden yolları geliştirir. Bebeklerin gelişim sürecinde yabancı dil konusuna değinen uzmanlara göre ''dil becerisi öncelikle duymakla ilgilidir''. Dil gelişimi için işitsel,sosyal ve fiziksel uyaranların sağlanması öğrenmeyi sağlar. İkinci dili duyması ne kadar erken dönemde sağlanırsa çocuğun ilk yıllarındaki hızlı öğrenme periyodu yakalanmış olur. Yabancı kaynaklı yayınlardan okuduğum araştırma yazılarından bir alıntı;
Babies who hear foreign speech in their first nine months of life find it easier to pick up languages in school,research has found.(Bir araştırmaya göre;yaşamının ilk 9 ayında yabancı dili duyan çocuklar okul döneminde dilleri daha kolay öğreniyorlar)
Yabancı bir dili çocukken konuşmayıp sadece duymuş olan çocuklar ileride bu dilleri hiç duymamış çocuklara kıyasla dilde daha çok başarılı oluyorlar ve ana dili olanlara yakın bir aksanla sesleri tekrar edebiliyorlar.
Kuzey bu konuya nokta koyacak en güzel örnek benim için. Kendi çocuklarımda bile geç uyguladığım bu sistemde onların çocuklarını bir yabancı dille tanıştırmanın hayallerini yıllar önce kurmaya başladığımdan şimdi savunduğum tezin olumlu sonuçlarını almak çok güzel bir duygu. İngilizce öğretmeni olmam nedeniyle de doğal olarak biz İngilizceye yönlendik. İşte tüm birikimlerimin güvencesiyle bebekliğinden beri bulunduğu ortamda Kuzey ile paylaşımlarımız zaman zaman İngilizce oldu. Doğumundan itibaren her gün mümkün olduğu kadar kelime ve basit cümle yapılarını tekrarlayarak, resimli kartlarla (flashcard) da görselliğe destek olarak ve en önemlisi de yoğun bir şekilde dinlediği İngilizce ninniler ve şarkılarla (Nursery Rhymes) İngilizce öğrenen Kuzey artık en az 20 komut anlıyor ve kendisinden istenileni hemen yapıyor. Örnek olarak; clap your hands, stamp your feet, touch your nose, touch your eyes, wave your hand, point to the window gibi. Artık konuştuğu için de kitap sayfalarındaki resimleri kendisi göstererek söylüyor.
Çocuklara erken yaşta özellikle bedensel hareketler içeren şarkılar dinletmeliyiz. Bunların içinden en sevdiğimiz ''One little finger'' şarkısını dinlerken Kuzey'in parmaklarının birbirine vurduğunu görmek hepimize gerçekten keyif vermişti. İngilizcede ilerleme grafiği gün gün yükseliyor, doğduğu gün başlayan dil serüvenimiz şu anda bilgi seviyesi açısından tam da olmasını istediğim yerde, hatta bazen beni bile şaşırtacak derecede hızla gelişiyor. Ben onunla konuşurken ya da masal okurken gözümün içine dikkatlice bakan Kuzey 15 aylık olduğunda birlikte iken sürekli tekrar ettiğimiz kelime ya da cümlelere hareketleri ile birdenbire karşılık vermeye başladı. Herşeyi kayda almış ve bilgiler bir anda mısır patlağı gibi ortaya çıkıverdi.
Bir eğitimci olarak; yabancı dili erken yaşta öğrenmenin (early learning) önemini sürekli vurguluyorum. Sağlıklı bir dil gelişiminin en bilinçli şekilde desteklenmesi gereken dönem okul öncesi dönemdir. Okul öncesi eğitim dönemi yaşamın dil gelişimi açısından da önemli yılları. Oyunla öğretimin önemi büyük. Mesleğime başladığım ilk günden bugüne deneyimlerim ve birikimlerim sonucunda ortaya çıkan bir doğru var; aynı zamanda hayatın her alanında da gerekli olan'' eğitim-öğretimde hoşgörü ve tolerans''. Bu 2 unsur her zaman etkisini göstermiştir. Bir yabancı dili öğretirken çocuğun aynı zamanda eğlenmesini de sağlayacak metodlar kullanmak daima işe yarar. Çocuk oyunla öğrenir, oynarken doğal bir süreçte öğrenir. Eğitim programlarında temel etkinlik olarak oyundan yararlanılmaktadır. ''Ana dilini yeni öğrenen çocuğa yabancı bir dil eğitiminin verilmesi kavram karmaşası yaratır mı?'' sorusu hep akıllardadır. Ama böyle birşeyin olmadığı artık kanıtlanmıştır.'' Tam aksine kavramların daha çok pekişmesi becerisini geliştiriyor''diyor uzmanlar.
Bir çocuk 2.dili ne kadar erken yaşta öğrenirse algılama ve zihinsel problemlerin çözümünde yaşıtlarına kıyasla daha önde olur ki bu da zeka gelişimine katkıda bulunur.Erken dönemde öğrenilen yabancı dilin kalıcı olması için süreklilik de çok önemli, eğer ara verilirse öğrendiklerinin tamamını unutur ancak ileride iki ya da üç dilli eğitim almaya başladığında diğer dersleri de kavrama becerisi gelişir.
Bebeklerin 'çok dilli' oldukları da 'early learning' kapsamında olduğu için bu konu ilgili ilginç bir tespitim daha var; Kuzey'in amcası yani küçük oğlumun Fransa'da yaşaması nedeniyle bize getirdiği masal ya da etkinlik kitapları Fransızca ve İtalya'dan aldığı (Ventimiglia bulunduğu bölgeye çok yakın) kitaplar da İtalyanca. 3 dil bizim hayatımızda sürekli var; Kuzey kitaplardaki görsellerle harici belleke kaydettiğim sesleri aynı anda duyuyor. Öğrenme doğal olarak gerçekleşiyor; örneğin kahvaltı yaparken arka planda, yemek sonrası ya da uyku öncesi, oyun oynarken yani zorlamadan,zorlanmadan. Doğru kaynaklardan dinletmem gerekiyor çünkü Fransızca ve İtalyanca konum değil, bilmiyorum. Amca da uzakta ve çok yoğun çalışıyor, skype yapmak bile zor, Kuzey bu şekilde hem görsel hem de işitsel olarak ve doğru aksanla pek çok kelime öğren-miş. Miş-çünkü bir sabah kahvaltıda yumurtayı göstererek 'uova' dedi hem de kelimeyi uzatarak, doğru söyleyiş şekliyle. Başka bir gün de 'gelato' diyerek dondurmayı gösterdi. Böylece; anladım ki hem ana dilini çok güzel konuşuyor hem de 3 değişik dilde karıştırmadan kelimeler öğreniyor. Öğrenme hızı çocuktan çocuğa ve ortama göre değişir. Uygun ortam ve uygun öğrenme şartları geliştiğinde her çocuk öğrenir.
Yukarıdaki fotoğraftaki İngilizce öğreniyorum kitabı yerli basım, aşağıda görülen kitaplar ise Londra'dan gelenler. Kitaplar; yazılarımda zaman zaman bahsettiğim Bigoş'a yani Kuzey'in kuzenine ait. Çocuk kitapları olarak hoşuma gitti buraya aldım.
Çocukların ve yetişkinlerin öğrenme hızının farklılığı kanıtlanmış, çocuklar o kadar çabuk öğreniyorlar ki. Kuzey'de bant sürekli sarımda, her sarım yeni bir bilgi ya da yeni bir sözcük olarak karşımızda.
Eğlenerek öğrenmek...
Dil eğitimi çocuğun seviyesine ve yaş grubuna uygun olarak verilirse daha etkili ve keyifli olur.Eğitimin merkezine çocuk konulursa,uygun yaş aktiviteleri ile İngilizce, Almanca, Fransa, İspanyolca ve dünya üzerindeki diğer tüm dilleri öğrenmesi sağlanır.
Biz büyüklerin öğrendiği gibi sıralarda oturarak bazen de sıkıcı olan ortamlarda değil bizim Kuzey'le yaptığımız gibi doğal bir süreçte öğrenmeleri avantaj. Daha sonra da eğer gönderilirse oyun gruplarında veya yuvalarda da öğrendikleri ile daha da besleniyorlar.Her çocuk özeldir ve öğrenme stili farklıdır,bunun için çok küçük yaşlardan itibaren onları emanet ettiğimiz eğitim kurumlarını çok iyi gözlemleyip,öncesinde araştırıp,soruşturup sonra kayıt için götürmemiz gerektiğine inanıyorum.Okul öncesinin temel anlamda çok ama çok önemli olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum ve bu anlamda doğru eğitim-öğretim ilkelerini benimsemiş kurumları tercih etmemiz gerekiyor.
Gelelim Kuzey ile yabancı dili pekiştirme kaynaklarımıza; örneğin önemi büyük olan çocuk şarkıları dinlemek ;
Yabancı dil öğreniminde müziğin yeri tartışılmaz .
Kuzey doğduğundan beri düzenli olarak tüm çocuk şarkılarını farklı dillerde dinledi.Türkçe, İngilizce, Fransızca, İtalyanca şarkılar.Öncelikle tabii ki ana dilimiz,internette Türkçe çocuk şarkıları olarak arayınca hepsi geliyor; Ali babanın çiftliği,kırmızı balık,Tinky Minky Kukuli, arı vız vız vız, daha dün annemizin ve daha pek çok şarkı.Aşağıdaki linkte örnek şarkılar var;
https://www.youtube.com/watch?v=EAZDVzRDPrA
İngilizce şarkılar için Nursery Rhymes olarak arayınca da çocuklara ait tüm şarkılara ulaşılabiliyor.
Bizim dinlediğimiz İngilizce şarkılara ait 2 tane site linkini ve şarkı adlarını yazmak istiyorum.Yaş grubuna uygun ve hemen her yerde duyabilecekleri çocuk şarkıları bunlar.Bu adreslerden tüm çocuk şarkılarına ulaşılabilir. 2 örnek;
http://chuchutv.com/
http://learnenglishkids.britishcouncil.org/en/
En güncel şarkılar;
Are you sleeping?Bingo
Twinkle twinkle little star
Hickory Dickory Dock
Five Little monkeys
Old Mac Donald
London Bridge is falling down
Hot cross buns
Humpty Dumpty
Mary had a little lamb
Five little ducks
The wheels on the bus
Head,shoulders,knees and toes ..... ve daha niceleri.
Ayrıca yabancı dil edinimi sürecinde çok yararlı olacağını bildiğim bir kaç site adı daha paylaşmak istiyorum.Aynı zamanda bu siteler sesli olduğu için eğer yabancı diliniz konusunda tereddütleriniz varsa doğrudan siteden de dinletilebilir. Örneğin aşağıda bir sitenin orijinal giriş yazısını aldım,en alttaki sitede her yaş grubu için basılacak o kadar çok kaynak var ki..
1-http://www.chillola.com/index.html/
''Welcome to the wonderful world of chillola.com where you can learn your first words in English, Spanish,French, German and Italian.
You can print out activities, participate in the kids' gallery and learn about different countries, cultures and people. This site is designed for kids and their parents to encourage language learning, and to have great fun with foreign languages.Our mission is to encourage kids to learn, be creative, be active, have fun, and to help parents by providing worksheets and tools that promote language learning.To get started pick a topic, turn on your speakers, click on the words and listen.
Click on the flag buttons to see the sites in
English, Spanish, French, German and Italian.''
2-http://www.starfall.com
3-http://www.english-4kids.com/index.html
Eğer sizin ailenizde de yabancı dil bilen bireyler varsa bunu doğal ortamda bebeğinizle paylaşabilirler. Bebekler ana dillerini öğrenirken de duyarlar ve taklit ederler.Biz; Kuzey ile paylaşırken oyunun en iyi öğrenme biçimi olduğuna bir kez daha emin olduk.Ancak dil öğrenme ve konuşma süreci hemen gerçekleşecek bir şey olmadığından kısa zamanda sonuç beklemek doğru olmaz.Eğitimciler olarak bizler gelecekte çocukların daha başarılı ve çevreye uyumlu olabilmeleri için en sağlıklı eğitim-öğretim ortamları ve yollarını geliştirmeliyiz.
Özellikle;oyunlarla,şarkılarla ve diğer aktivitelerle desteklenirse çocuk kendisini rahat hisseder ve çabuk öğrenir.Yaşına uygun öykülerle çocukların öğrendiği bilgilerin kalıcı olması sağlanır.Çocuğun öğrendiği kelimeleri yaşayarak kullanması hafızasında daha derin bir iz bırakmakta ve öğrenirken eğlenmek yabancı dil öğrenimini çok daha zevkli bir hale getirmektedir.Tüm bu yazılanları aynı zamanda yaşamış,denemiş ve olumlu sonuçlarını görmüş olmak da bir öğretmen olarak ayrıca büyük bir keyif.
Aşağıdaki bilgiler için yararlandığım kaynaklar;
http://www.annebebek.com.tr/
http://www.ilimdunyasi.com/
http://www.hemeraworkshop.com/
Bilindiği gibi çocuklar büyürken doğal süreçler içinde kendi ana dillerini öğrenirler.Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlara göre bir bebek kendi ana dilinin gramer yapısını henüz doğmadan,ana karnındayken dahi diğer dillerden ayırabiliyor.İnsan beyni dil öğrenirken ilginç bir yöntemle ana dilini beynin anadil bölgesi olarak tanımlanan bir bölgesine kaydediyor.Genellikle 8-9 yaşına kadar öğrenilen diller de bu ana dil bölgesine kaydediliyor.Ana dilin ilgili bölgeye işlenip kaydedilmesinden sonra öğrenilen diğer diller artık farklı bir bölgeye yerleştiriliyor.Bundan dolayıdır ki ileri yaşlarda bir dil öğrenmek zorlaşıyor ve öğrenilen dil çabuk unutulabiliyor.
Çocuğunuzun konuşma çabasını pekiştirip, destekleyin!
Çocukların genellikle 2 yaşına kadar sınırlı sayıda sözel ifade kullandıkları bilinir.Az sayıda kelime kullanmalarına rağmen duydukları her şeyi öğrenir ve kaydederler.O nedenle dil öğreniminde en önemli kural ailenin çocuğun konuşma çabalarını pekiştirmesi ve desteklemesidir.Çocuk çevresinde konuşulan anadili ve genel gramer kurallarını kendi yaşam etkinliği içinde yaklaşık 4- 5 yaşına kadar öğrenerek kullanma becerisini kazanır.
Çocuklarda dil eğitimine başlamanın kesin bir kuralı yoktur. Öncelik çocuğun kendi ana diline tamamen hakim olacağı yaşlara kadar beklemek yönünde gibi duruyorsa da son araştırmalar bu düşüncenin çok geçerli olmadığını da göstermiş durumda. Eğer bu görüş doğru olsaydı o zaman farklı ülkelerden farklı dilleri konuşan insanların çocuklarının da sorun yaşamaları beklenirdi. Oysa böyle bir problem olmadığını biliyoruz. Üstelik çocuk hangi ebeveyniyle hangi dili konuşacağını net olarak bilerek konuşuyor ve asla dilleri birbirine karıştırmıyor. İnsan beyni yapı olarak mükemmel bir yapıdadır ve her tür bilgiyi kaydedebilecek kadar geniş bir kapasiteye sahiptir. Dolayısıyla erken yaşlarda dil eğitimine geçilebilir ve bunun için çok geç yaşlara kadar beklenmesine gerek yoktur.
Ortamda konuşulan farklı bir dil beynin yeni bağlantılar kurmasını sağlar!
Bir dil her yönüyle birey için çok önemli bir kültürel zenginliktir. Üstelik ortamda konuşulan farklı bir dil beynin yeni bağlantılar kurmasını sağlar ki bu da hafıza ve öğrenmeyle yakından ilgilidir. Ailede yabancı dil bilen bireyler varsa bu diller kullanılabilir. Yabancı dil öğretirken temel kurallar ana dildeki kuralların işleyişi gibidir. Çocuklar kendi dillerini öğrenirken de:
Önce duyarak,
Tekrar ederek (Taklit ederek) ve
Konuşarak öğrenirler.
Çocuğun dil çalışmalarında olumlu pekiştirme çok önemlidir. Ailede yabancı dil bilen ebeveyn çocuğun yanında bu dili konuşmalı ve çocukla da iletişimini bu yolla sağlamaya dikkat etmelidir. Çocuk aynen duyduğu biçimde konuşmaya çalışacaktır. Ancak dil öğrenmek ve konuşmak kısa sürede gerçekleşecek bir şey olmadığından hemen sonuç beklemek yanlış bir tutum olur.
Öneriler
Çocuklara dil öğretmek, ders öğretmekle aynı şey değildir ve henüz çok küçük yaşlardaki çocuklardan bahsediyorsak durumun daha hassas olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer ailede yabancı dil bilen kişiler yoksa ve çocuğa yabancı dil öğretilmek isteniyorsa bazı kurallara dikkat etmek gerekir. Öncelikle çocuğun yaşı çok önemlidir. Küçük yaşlarda dil öğretimi çok yararlıdır ancak kendi dilinin de gramer yapısını doğru öğrenmesini sağlamak gerekir. Bu nedenle:
*Çocuğun en iyi öğrenme biçiminin oyun şeklinde olacağını bilmek,
*Yaşına uygun eğitimi, yaşına uygun materyallerle vermek,
*Gerekiyorsa yeterli eğitimi almış bir uzmanla eğitime başlamak,
*Israrcı ve baskıcı tutumlardan kaçınmak,
*Özellikle ailede yabancı dil bilen yoksa asla müdahaleci olmamak,
*Dilin konuşarak öğrenileceğini bilerek, çocuğun konuşmasına uygun ortamlar hazırlamak,
*Dil öğrenimini özellikle ilk zamanlarda zorunlu bir ödevmiş gibi tüm güne yaymamak,
*Çocuğun öğrendiklerini ulu orta sergilemesini istememek,
*Dilin uzun sürelerde yavaş yavaş öğrenileceğinin bilincinde olmak.
En değerli varlıklarımızın yaşam boyu başarılı,sağlıklı ve mutlu olmaları dileklerimle..
Sevgiler:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder