minikbahçıvanımbenim

minikbahçıvanımbenim
minikbahçıvanımbenim

30 Aralık 2015 Çarşamba

HASTALIK YENİDEN

Merhaba,



Kısa bir süre önce atlattığı hastalığı Kuzey bu sefer daha da ağır olarak geçirdi.''Gözünden sakınmak'' deyimi de işe yaramadı, zaman zaman denir ya bırakın sokakta oynasınlar,doğru. 

Havaların değişkenlik göstermesi ve yuvada geçirdiği birkaç saatin ardından şu günlerde hastalık bizim de kapımızı çaldı ve Kuzey'i ateş ve kusma nedeniyle acil servise götürmek zorunda kaldık.Büyük şehirlerde bağlı olduğunuz sağlık kurumuna ulaşmak zor,hele ki İstanbul'da yaşıyorsanız.. 

Hastaneye gittiğimizde Kuzey'in doktoru yoktu, bu nedenle başka bir doktora yönlendirildik, müşahede odasında ateş düşürücü ve serum  bağlandı. O küçücük, pofuduk elinin üzerinde bir iğne ile yarım saati aşkın yattı, tabii ki servisin tüm oyuncakları ile birlikte:) Detaylı tahlillerden çıkan sonuç''viral enfeksiyon''. Bugün ilk kez doktor kontrolü ile de olsa istemeyerek Kuzey'e antibiyotik başladık, bugüne kadar hiç antibiyotik almamıştı, onun yanı sıra 2 tane parasetamol içeren başka ilaç daha.Doktor bir de Umca yazdı. Kullanan anneler bilirler,sardunya köklerinden çıkartılan bir öz içeriyor, günde 3 defa 10 damla veriyoruz. Linki aşağıda; 

http://www.abdiibrahim.com.tr/product-files/file/umca-20ml-solusyon_1447/view.aspx

Şimdilik yüksek ateşle mücadele,uykusuz geceler ve ardından gelen hapşırık ve öksürük.Bu durumu yaşamak çocuklu her ailede çok doğal... 

Aşağıdaki yazı alıntıdır;
''Kış mevsimi geldi ve soğuklar kendini hissettiriyor.
Hasta olacak endişesiyle çocukları kışın dışarı çıkarmamanın yanlış olduğunu belirten pedagog Sevil Yavuz çocukların kışın da dışarda oynamaya ihtiyaçları olduğunu söyledi. Kış aylarında dışarı ile irtibatı kesilen çocuk bilgisayar, televizyon bağımlısı oluyor. Çocuklarımıza doğuştan itibaren korumacı yaklaştığımız için vücutları soğuğa karşı direnç geliştiremiyor. Kış aylarının tek farkı daha kalın giyinmek zorunda olmalarıdır. Çocuklar evden okula servisle gidiyor ve dönüyorlar ve dışarda vakit geçirme şansına sahip olamıyorlar.''

Yukarıdaki fikirlere tamamen katılıyorum. Topluca zaman geçirilen yerlerde özellikle kapalı mekanlarda çocuk çok çabuk hastalık kapıyor. Yukarıda da belirttiğim gibi bir süredir ara verdiğimiz yuvaya geçen hafta ''play group'' olarak yeniden başladık. Hastalıkların salgın olduğu bir dönemde yuvaya başlatmak galiba hata oldu. Sadece 2 gün toplamda 2.5-3 saat Kuzey'in yeniden hastalanmasına yetti bile..Öte yandan biz böyle düşünürken Uzman Dr.Gülnihal Şarman'a ait bir yazıyı paylaşıyorum;
''Yuvanın ilk yılında çocuğunuz sık hastalanabilir.
Bağışıklığının gelişmesi için değişik mikroplarla tanışması ve bunları yenmesi gerekir.
Hastalanmasından korktuğunuz için yuvaya göndermemezlik etmeyin.Son yıllarda pek çok çocuğun 0-5 yaş arası dönemde yuvaya gitmesi sonucunda ilkokulda görülen enfeksiyonlar daha seyrekleşti. Yuva çocuklarının neden hastalandığına gelince; aslında yaşamımızın her anında mikrop, virüs ve parazitlerle karma haldeyiz.Bunlarla tanıştıkça vücudumuz alışıp bağışıklık üretiyor. Doğum anından itibaren tanışma başlıyor ve yuva çağlarında bu tanışma en yüksek seviyesine ulaşıyor.0-5 yaş çocukları bağışık olmadıklarından hastalanıyor ve davranış özellikleri nedeniyle de birbirlerine bulaştırıyorlar. Erken dönemde enfeksiyonlara maruz kalan çocuklar ilkokul yıllarında daha az hastalanıyorlar''.

Yukarıda alıntı yaptığım doktorun yazısındaki gibi bizim doktorumuz da kontrole gittiğimizde aynısını söyledi.''Büyüdükçe bağışıklık sistemi güçlenecek'', yanından ''inşallah''diyerek ayrıldık.Doktor seçimi çok önemli.Biz Kuzey'in 'İda dottolu'nu çok seviyoruz,herşeyden önce bir anne,ayrıca güler yüzlü ve çok ilgili. Bu nedenlerden olsa gerek Kuzey muayene sırasında Eda dr.ne derse hemen yapıyor, ağzını aç-kocaman açılmış bir ağız,derin nefes al-abartılı bir iç çekiş..araları çok iyi. 

İlaçları sevmiyorum,hele çocuklarda. Doğal olan herşey güzel ama onu da bulabilirsek tabii ki. Yine de arayıp tarayıp doğala yakın gıdalar bulmaya çalışmalı.
Keçiboynuzu tozu da bunlardan birisi.Burdur'un yaylalarından gelen mis gibi organik keçiboynuzu tozunu yaklaşık olarak 3 aydır sabahları Kuzey'in sütüne 1 çay kaşığı karıştırarak veriyoruz. Bu aralar sütten biraz uzaklaşmıştı, artık içiyor, tadını sevdi. Bizimki çok emin bir yerden geldi, çarşıda satılan keçiboynuzu tozlarını ve markalarını bilemem, ama konu çocuk olunca mutlaka iyi araştırılıp öyle satın alınması gerekiyor. Boğazımızdan geçen her gıdayı elimizden geldiği kadar irdelemek gerekiyor, katkı maddesiz, mümkün olduğunca doğal besinler tüketmeye çalışmalıyız. Organik adı altında satılan pek çok şey organik değil,hatta pek çok araştırmaya göre organikler bile organik değil çoğu zaman.
'Gerçekten organik mi?' konu başlıklı pek çok makale var. Bunun bir tarım kültürü olduğu konusunda birleşilmiş.Eğer sertifikası varsa o ürünün organik olduğu yazılı. 

Kuzey'in hastalığından konu geldi harnup ununa oradan da organik gıdaya, birbirine bağlı konular aslında.Dr. Saraçoğlu'nun harnup hakkındaki linki aşağıda, beğendim paylaşıyorum;


  
http://www.profsaracoglu.com/keciboynuzu-profsaracoglu.xhtm

Keçiboynuzu hakkında benim de yararlandığım açıklamalar;

Fosfor, kalsiyum ve E, A,B, B2, B3 ve D vitaminleri bakımından zengin.Mineral ve şeker içeriyor. Uzmanlarca çocuklarda 10-12. aydan sonra kullanılması öneriliyor. Diğer adı da Harnup. Öksürük ilaçlarında kullanılıyor. Alerjinin neden olduğu nefes darlığına da çok iyi geliyor. Sindirim sistemine de yararlı olduğundan hem ishale hem de kabızlığa karşı kullanılması yararlı. Keçiboynuzu meyvesinden pekmez de yapılıyor.Aşağıdaki linkte tesadüfen gördüğüm bir kek tarifi  var, blog sahibi tarafından öyle içten anlatılmış ki ben de yaparsam mutlaka çok güzel olacak düşüncesine kapıldım.

https://3bebe1arada.wordpress.com/2013/02/06/keci-boynuzu-tozu-lu-bebek-keki-baska-isim-bulamadim/

Çocuklar hastalanmasın.  
Sağlıklı günler ve sağlıklı çocuklar dileklerimle.. 

Sevgiler:)