minikbahçıvanımbenim

minikbahçıvanımbenim
minikbahçıvanımbenim

10 Haziran 2016 Cuma

ANTALYA'DA 2 GÜN

Merhaba,

Yine, yeniden Antalya'dayız. Bu sefer 2 günlüğüne, sadece Cumartesi ve Pazar. Bu şehir ile ilgili her yazımda belirttiğim gibi bu güzel bahar ayında bana göre 2 gün de olsa gidilebilecek en güzel yer Antalya. Kuzey artık 2 yaşını geçtiği için ona da uçak bileti alındı ve çok şükür uçakta hiç sorun çıkarmadan gittik ve döndük.Giderken ve dönerken uçağa girer girmez gördüğü ilk boş koltuğa çıkıp oturdu.
Yukarıdaki koltuk numaralarına bakması gerektiğini göstererek anlattık, unutmamış dönüşte yukarı baktı:) Tabii tüm annelerin bildiği önemli bir konu olan uçak yolculuğu sırasında basınç değişikliği nedeniyle oluşan kulak ağrısını önlemek için kalkış ve inişlerde su içirdik. Kuzey de Antalya'da mutlu. Bu sefer Gençlik Mahallesi Fevzi Çakmak Caddesi'nde bulunan Ramada Plaza'da kaldık. 
                 http://www.ramadaplazaantalya.com/tr/
Şehrin merkezinde oluşu nedeniyle otelden her yere rahatlıkla gidilebiliyor. Odamız temiz ve bakımlıydı. 3 yaşında bir çocukla gidince aklımıza takılan o rahat eder mi, biz rahat eder miyiz sorularının cevabını da orada aldık, havanın çok güzel olması nedeniyle Kuzey hep dışardaydı, bol bol temiz hava alınca uyku düzeni de bozulmadı, yemek düzeni de. Otel oldukça kalabalıktı, yerli turistten ziyade yabancı turist çoğunlukta ama iyi organize edilmiş, çok fazla kalabalıkla bir arada olunmaması da güzel.
 Falezlerin ve denizin hemen üstünde harika bir manzara .  
Cumartesi sabahı kahvaltıdan sonra ilk iş doğruca  otelimize çok yakın olan Karaalioğlu Parkı (Karaoğlan Parkı). Kuzey çocuk oyun alanında doya doya oynadı, güneş ve mis gibi deniz havası aldı.
 Kocaman bir Expo 2016 Antalya maketi parkın seyir terasında bizi karşıladı. Expo 2016 şöyle tanımlanıyor; ''insanlığın karşılaştığı temel sorunlara çözüm bulmak amacıyla tüm dünyayı bir araya getirir''. Aşağıdaki link Expo 2016'ya ait.
Expo Antalya maketi ve Kuzey,  

Gelelim parka;

Biz çay bahçesinde otururken Kuzey doyasıya oynadı,çayımı nasıl içtiğimi anlamasam da güzeldi:)
Etrafta oynayan onlarca çocukla düşe kalka eğlendi ve güldü. Tüm çocuklar kaydıraktan sırtüstü kayarken o yüzüstü kaydı, artık kendi kendine kurallar koyuyor.
Koç burcu çocuğu, işimiz zor galiba.''Olmaj''dedi mi bitti. Orada da olmaj dedi ve ters kaymaya devam etti, ağzını vurursun, çeneni çarparsın nidalarımızın ardından bir de baktık ki diğer çocuklar da ters kaymaya başlamış.
Parktan birkaç fotoğraf

Parktan sonra Atatürk Caddesi ve Cumhuriyet Meydanı'ndan girdiğimiz Kaleiçi sokakları,

Aşağıdaki fotoğrafta yat limanı manzaralı Tophane çay bahçesi ve önündeki havuzlu mini park.

Aşağıdaki fotoğraf ise Kaleiçi'nin en eski fırınına ait. Kuzey'e aldığımız poğaçaların çok kısa bir sürede tükenmesi üzerine yandaki yokuş tekrar çıkılarak yeniden alınan poğaçalar ve ardından Mermerli'de çay keyfi.


Kaleiçi'nden kalkan yat turlarının broşürlerine de göz atmak gerekir, keyifli geziler düzenliyorlar.




Kaleiçi'ni başka bir yazımda anlattığımdan burada çok az değindim. 
 Biraz da otelden manzaralar;
Mavinin iki farklı tonu ile otelin önündeki havuz ve ileride deniz, 



               ve akşam olurken karşıda Beydağları,
Kısacık 2 güne neler sığdırılabilirse biz de yapmaya çalıştık. Dört mevsimi de birbirinden güzel olan Antalya benim için bahar aylarında bir başka güzel.
Pazar günü öğleden sonra havaalanında kiraladığımız arabayı teslim ederek kürkçü dükkanına dönüş ve yaklaşık 1 saat sonra İstanbul. Koşuşturma iner inmez daha alanda başladı, otopark, trafik, kalabalık derken sakin geçen bir hafta sonu daha bitti. Kısa da olsa tatil güzel. Bol tatilli bir yaz mevsimi dilerim.
Herkesin yolunun bir gün Antalya'ya düşmesi dileğiyle...



Sevgiler:)