minikbahçıvanımbenim

minikbahçıvanımbenim
minikbahçıvanımbenim

10 Haziran 2015 Çarşamba

2 YAŞ BÜYÜME GRAFİĞİ


Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba,

Günler süren taşınma ve yeni evimize yerleşme sürecimizde Kuzey 2 yaşını doldurdu. Artık bebeklikten çıkıyor ve çocukluk dönemine adım atıyor, kısacası hızla büyüyor. Ne zaman 26 aylık oldun sen,daha dün kucağımızdaydın Kuzey. Bize göre büyüdü, boyu uzadı ve en önemlisi de bağımsızlık üzerine odaklandı. Sık sık iki eli havada beni alın diyerek yerden kucağımıza atlaması ve oyuncakları ile daha çok vakit geçirmesi çok güzel. Çevresinin oldukça farkında ve bu farkındalık gün geçtikçe artıyor. Gündüz uykularının süresi uzadı ve geceleri artık uyanmadan sabah 07:30 civarında kalkıyor. Koşuyor, hedefine giderken sağlam, güvenli ve daha isabetli adımlar atıyor. Büyük bir merakla gördüğü herşeye dokunmak ve incelemek istiyor.
Masal kitaplarının sayfalarını artık çok rahat çeviriyor. O bunları ve daha pek çok yeni hareketi yaparken bize de ''şimdiki çocuklar ne kadar farklı'' demek düşüyor. Çoğu zaman hayretle izliyoruz, bunu da nereden ve ne zaman öğrendi diye..Kelimeler ağzından henüz net olarak dökülmese de her denileni anlayıp yapıyor ve yarım yarım da olsa konuşma gayreti içinde. En sevdiği oyuncaklar arabalar, İkea'dan alınanlar da favorisi.
Tabii bir de boyama ve oyun hamuruna makarna saplama etkinliklerimiz var, çok seviyor... 
Artık ilgisini çeken bir faaliyeti daha uzun sürede tamamlıyor,sıkılıp hemen kalkmıyor,yeter ki ilgisini çeksin.
Bu arada yabancı dil gelişimi de ilerledi, bir İngilizce öğretmeni olarak ileride ikinci bir dili ana dili gibi konuşmasına yardımcı olmak harika bir duygu..
Doğduğu günden beri söylediğim her kelimeyi kaydetmiş, şimdi yerli yerinde ağzından yarım yarım dökülen sözcükleri duymak çok keyifli. Dil gelişimini desteklemek için sürekli konuşmak çok önemli, biz sürekli her detayı anlatarak Kuzey'le konuştuk ya da uyku öncesi kitap okuduk. Önemli başka bir konu da hepimizin onu karşımıza alarak açıklama yapmamız, 'neden' ya da 'nasıl' sorularının hep karşılığı var. Annesi ve babası neden işe ya da iş seyahatlerine gitmeleri gerektiğini her seferinde sabırla anlatıyorlar o da dinliyor ve anlıyor.   
Bazen de oyun amaçlı kitaplık başında, kitapları çok sevdiğinin başka bir kanıtı (şimdilik babasının kitaplarını alt raflardan alıp başka yerlere yerleştirmekle meşgul.) 
Gün geçtikçe büyüyen Kuzey her gün yeni bir şey öğreniyor. Çok dikkatli olmalıyız, önünde rol model ilk olarak ailesini örnek alacak. Sevgi dolu olarak büyümesi çok önemli, sevgi dolu olsun ki saygı duysun, saygı duysun ki başkalarının haklarına özen göstersin ve tabii ki kendi haklarını da korusun.Bu üçü de çok önemli; sevgi,saygı ve başkalarının haklarına göstereceği özen. Ünlü psikolog Morgan Scott Peck der ki; '' bir çocuk için annesi ve babası dünyayı temsil eder. Çocuk; annesi ve babası nasıl davranıyorsa, dünyadaki herkesin de aynı şekilde davranacağını düşünür''. Bu nedenle anne baba eğitimi ön plana çıkıyor, kendimiz sevgi, saygı ve başkalarının haklarına özen göstermeyi öğrenmeli ve uygulamalıyız ki bizden gören minikler de böyle yetişsin. Beklediğimiz kuyruklar bunun en güzel örneği; otobüs ya da dolmuş beklerken ya da hastanede doktor sırası beklerken yandan yanaşıp da öne geçenler yok mu (geçmeye çalışanlar değil izin falan almadan doğrudan geçenler). Yaşamımızda saygılı ve sevgi dolu insanların olması dileğiyle..


Gelelim bu yaştaki beslenme düzenimize;

Kuzey'in günlük yemek listesi artık daha zengin. Sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği olarak günlük pişen sebze çorbaları, tavuk, balık ve köfte, öğleden önce ve öğlen uykusunun ardından akşamüstü ara öğün olarak meyve ve yoğurt, akşam yemeği için de hafif bir sebze çorbası ve yatarken de süt. Kuzey'e sütü cam şişede alıyoruz, uzun ömürlü UHT karton kutu sütlerine güvenemedim hiç, sütün içindeki doğal enzimlerin kaybolduğunu okudum, kendimiz için tamam ama konu çocuk olunca çok irdeleyici olunuyor, aslında günlük mandıra sütü tüketmemiz gerekiyor ama bu da güven meselesi.

Her gün saat 12:00'de ''adıttım ben''diyerek mutfağa koşup geliyor, öğünler artık zihnine yerleşmiş ne güzel. Biberona geçtiğimiz günden beri cam şişe biberon tercih ettik ve biberon başlığını temizliği açısından sık değiştirdik. 

Eğer akşamüstü sütünün yanında mis gibi ev yapımı bir dilim kek, poğaça veya kurabiye varsa ''yummy'' ve ''hayika'' nidaları ile ortalık inliyor. Eminim her evde durum aynıdır.
Ekmeği evde pişirmeyi seviyorum. 


ve hepimizin favorisi olan elmalı kurabiye,


Sofralarımızdan bereket hiç eksilmesin..
İlk yıllar zihinsel ve fiziki gelişimin sağlıklı olması açısından çok önemli. Her kontrole gidişimizde Kuzey'in boyu, kilosu ve baş çevresi ölçülüyor. Fiziksel gelişiminde herşey olması gerektiği gibi çok şükür ama 2  yaş sendromunun yaşandığı döneme giriyoruz.

Uzman yayınlardan okuduğum ve izlediğim kadarıyla  öfke nöbeti  denilen ağlama krizini iki ya da üç kez yaşadık, Kuzey şimdilik sadece istemediği birşey olduğunda elindekini  fırlatıyor ya da ağlamaya başlıyor, doğal bir gelişim dönemi olduğunu hep hatırlamaya çalışarak  bu durumla da başa çıkabiliyoruz.Dikkatini dağıtmak ve başka seçenek sunmak sık başvurduğumuz bir yöntem. Önce “hayır” dediğimiz bir şeye, ağlayınca dayanamayıp evet dememek için oldukça kararlıyız; ağlayarak tüm tatlılığıyla karşımızda dursa da .

'Terrible two' (korkunç 2) olan ingilizcesi beni korkutuyor doğrusu, benim pamuğuma neler olacak? Galiba pamukluk dönemi bitiyor. Aslında; ufak tefek tutturmalarının dışında çok aksi ya da sürekli ağlayan bir çocuk olmadı hiçbir zaman. Umarım olmaz da. Ama yine de aldığımız önlemler var. Neler yaptığımıza gelince;
İstediği ve onun için tehlikeli olacak bir şeyi  dikkatini başka yöne çekerek fark ettirmeden kaldırıyoruz .En çok kullandığımız yöntem de Kuzey için aldığımız iki Japon balığına dikkatini çekmek.Balıklar ne yapar diye sorduğumuz anda ağzını açıp kapatarak ağladığı ilk konuyu unutuyor. Etrafındaki canlıların önemini anlayabilmesi için hayvanları sevmesi gerekiyor, şimdilik balık ile başladık .Kediler Kuzey’in favorisi, nerede bir kedi görsek çığlık çığlığa üzerine doğru koştuğu için bahçedeki tüm kediler kendilerini en yakın bahçe duvarına atıyorlar ama sakin olması gerektiğini söylediğimiz zaman gördüğümüz ilk kediye dokunduğu andaki kahkahalarını izlemek çok keyifli:)
 Çocuğa merhamet ve sorumluluk duygularını aşılamak için  hayvanların önemi büyük .


Bugünlerde sitenin bahçesinde top oynamayı çok seviyor. Kendisi kadar büyüklükte bir top kucağında yorgun bir poz. ''Artık bu kadar yeter eve gidelim'' cümlesine cevap bazen 'evet' bazen de 'hayıl'. Orada öylece top kucağında oturmak en sevdiği şey.

Kuzey  her çocuk gibi açık havada olmayı çok seviyor, bahçelerde, parklarda mutlu. 
Trabzon Park anısı 2 fotoğraf

Bu yaş miniklerinin bir anda aksileşmemesi için çözüm galiba sorunun oluşumunu engellemekten geçiyor, satranç hamleleri gibi hep Kuzey'den bir adım önde gitmeliyiz. Örneğin oyunlarda ya da yemek sırasında oluşabilecek aksi bir durumu önceden fark ederek büyümesine izin vermemek gibi. Kısacası müdahale timi gibi bir görev:) Kuzey'e daha az 'hayır' diyeceğimiz bir ev ve oyun ortamı sağlamak ilk iş. Tehlikelerin farkında oluncaya kadar plastik bile olsa sivri, keskin, tehlikeli olabilecek her şeyi onun yolundan çektik. Bundan tehlike gelmez dediğimiz oyuncak bile kimi zaman sakıncalı oldu; plastik iğneli geçmeli lego oyuncağı eline battı, çıkartamadı ve ağladı. Ortalıkta üstüne çıkabileceği tabure, sandalye bırakmayalım diyoruz bu sefer oyuncak kutusunu ters çevirip üstüne çıkıp bir yerlere uzanıyor. Hareketli bir çocuğun ev kazalarından korunmasını sağlamak çok önemli.
Okuduğum bir kitap bir şey tutturduğunda ya da ağladığında''olabildiğince sakin kalın'' diyor. ''Eğer kendinizi kontrol edebilir halde kalırsanız çocuğunuza da kendini kontrol etmesini öğretebilirsiniz, onun öfke nöbetlerini görmezden gelerek sakin kalmak en iyi modeldir'' yazılı. Her zaman teori ve pratik birbirine uymasa da bu yazılanları yapmak lazım.

Aslında  2 yaş sendromunun tam da Montessori sistemine uygun bir durum olduğunu öğrendim. ''Önce yol gösterin, sonra bırakın yapsın. Yanlış yapsa da yapmasına izin verin-tabii ki tehlikeli bir durum söz konusu olmadığı sürece-. Sen küçüksün yapamazsın sözü bir çocuğun gelişimini büyük ölçüde engelleyecektir.''  

Sokakta ağlamanın bir önceki aşaması da başına buyrukluk. Kuzey dışarda bağımsız olmak istiyor, henüz ısrarcı değil ama giderek artarsa işimiz zor. Asansöre kendi binecek, kedilerin peşinden el tutmadan koşacak, bir dış dünyaya açılma arzusudur gidiyor. El tutmama nedeniyle sokakta kolundan çekiştire çekiştire önde anne arkada ciyak çocuk tablosu en sık karşılaştığımız görüntüdür. Öte yandan fazla korumacılık da iyi değil, özgüven eksikliği ve çocuğun kendisini gergin hissetmesi açısından. Okuduğum tüm uzman yorumları şöyle diyor; '' yine de onun güvende olduğundan emin olduğunuz kadar sizden uzaklaşmasına izin verin. Nelerin 'kabul edilebilir' olduğunu açıklayın ki nelerin 'kabul edilemez' olduğunu anlasın.''
'Disiplinde empati kurmanın önemi' başlıklı bir yazı okuyorum. E-m-p-a-t-i önemli sözcük,yaşamın her alanında hem de..
Çocuklarımız öfke nöbetlerinden, tehlikelerden, ev kazalarından uzak olsunlar.

Tüm çocuklarımıza sağlıklı günler...  

Sevgiler:)