Merhaba,
Bugünkü planımız Antibes'den sabah erkenden yola çıkarak St.Tropez'e kadar sahilden araba ile gitmek.(Coastal Road).İtalya sınır tarafından gelinecek olursa;ana hatlarıyla
Menton,Monaco,Nice,Antibes, Cannes,St.Raphael,St. Maxime ve St.Tropez.Bölgeye ait yazı yazan pek çok blog var ama herkesin de bakış açısı farklılığı var,o anda içinde bulunulan mevsim,yıl,bölgesel şartlar farklılık gösteriyor.Bu da benim gözümden temmuz 2016'da St.Tropez.
St.Tropez'e ulaşmak için birkaç seçenek var; A 8 otobandan arabayla gitmeyi tercih ederseniz yaklaşık olarak 115 km.sürüyor. Başka bir seçenek Nice tren istasyonu Gare de Nice Ville'den trenle gitmek,
Gare de Nice Ville adres;Avenue Thiers bp 1463 06008 Nice Cedex
Nice'den kalkan vapurla yapılacak yolculuk da eminim çok keyiflidir.Hiç fikrim yok belki bir dahaki gidişimde vapurla gidebiliriz.Aşağıdaki linkten bilgi edinilebilir.
http://www.trans-cote-azur.co.uk/nice-saint-tropez.php
Biz de;Fransız Riviera'sında yer alan ve yıllardır duyduğum, filmlerde gördüğüm St.Tropez'e gitmek üzere oğlumla sabah Antibes'ten arabamız ile yola çıktık.A 8 otobanı yerine sahilden dolaşarak gitmek daha cazip geldi.Eskiden beri dilimize dolanan bir aile cümlemiz vardır,belki bir bilen çıkar; eskiden Fethiye'ye gitmek üzere Antalya'dan kalkan otobüsler Kemer,Kaş gibi küçük yerleşim yerlerinden geçerek giderdi, döne dolaşa gidilen bu bol virajlı yolları belki bir okuyan biliyordur. Yazsın lütfen:) Sonra bir anda
''yayladan Fethiye'' modası başladı ve herkes virajı çok az olan yayladan Fethiye yolunu tercih etti.Şimdi bu bilgi nereden çıktı dersek; aklıma geliverdi.
Yayladan Fethiye'ye gitmenin kolaylığı gibi otobandan gitmek zaman ve sürüş kolaylığı açısından tercih sebebi olabilir çünkü sahil yolu uzun ve virajlı amaa çok güzel koylar ve plajlarla dolu.Manzara ziyafeti resmen.Trafik yer yer yoğun kimi zaman tampon tampona bile gidiliyor demek ki çoğu insan bizim gibi sahilden gitmeyi düşünmüş.Yabancı kaynaklı bir yazıda okudum,aynen paylaşıyorum;''And don’t even think of taking a car in the summer… unless you leave before the crack-o-dawn, the bumper-to-bumper traffic for the last 10 miles will add a stifling hour-and-a-half to your already 2 hour drive, and you’ll arrive annoyed and exhausted.''
Ancak ne var ki bu manzara karşısında hiç şaşırmadım,Fransa'nın bu bölgesi aynı bizim güney sahillerimize benziyor çünkü.
Antalya,Kemer,Finike,Kaş,Kalkan arasındayız sanki.Tipik Akdeniz bitki örtüsü ve iklimi.Her yerde palmiye,hurma,çam ve zakkum ağaçları .
Antibes'ten ayrıldıktan sonra sahil yolundan araba ile yaklaşık 55 dakikada Theoule Sur Mer adında ortaçağdan beri bir balıkçılıkla uğraşan bir sahil kasabasına ulaşılıyor.Yol boyunca yer alan kasabalardan bir tanesi Theoule Sur Mer. Marsilya treni içinden geçip gidiyor.Sitesinden okuduğuma göre ilk tren 06:30'da son tren de 20:41'de Nice'den kalkıyor.Direkt olarak arada 11 durak var arada ve ortalama olarak 1 saat sürüyor.
Koylar, yol kenarı ve bahçeler palmiyelerle dolu.
Marsilya trenine denk geldik.
St.Tropez'e çok yakın ve yol üstünde bulunan üzüm bağı bir aile işletmesi-The Benet-Gartich ailesi;
Chateau des Marres Vineyard,Ramatuelle.
Chateau des Marres Vineyard,Ramatuelle.
Bir yorumda şöyle diyor;şimdiye kadar denediğim en lezzetli rose.Ayrıca ön rezervasyon ile şarap tadımı mümkün.Traditional-geleneksel tadım programı kişi başı 15 euro,Prestige kişi başı 20 euro ve Luxury kişi başı 30 euro,sadece sonuncusunda fiyata şarap tadımının yanında''Slate Charcuterie and Cheese'' eklemişler.Üzüm bağı hakkındaki tüm bilgileri kendi sitesinden çevirdim.St.Tropez'e gideceğimiz için buraya da girmedik.
St.Tropez girişi ve otoparka gidiş yolu,
Aşağıda Pablo Picasso sergisi ve duyurusu;
Pablo Picasso Legende de l'art Exhibition, Saint Tropez
An exhibition of photographs of Pablo Picasso
10:00-19:00 – 31 dates
Günün bu saatinde hemen hemen boş sokaklar.Herkes St.Tropez'in ünlü plajlarında ya da teknelerde.
Dünyanın en büyük Chanel mağazasının burada olduğunu öğrendik.Aşağıdaki fotoğraf bir pasaja ait,diğer kapısından çıkınca yine limana giden başka bir sokağa açılıyor.
Brigitte Bardot,bir zamanların efsane ismi;birdenbire camekanın birinde karşımıza çıktı.St.Tropez tanıtımında bu bilgi pek çok kez yazılmış,bir de ben yazayım;1950 yılında St.Tropez'de çevirdiği ''Ve Tanrı Kadını Yarattı''filmi ile burayı meşhur etmiş ve Paris'ten taşınarak çok sevdiği bu kasabaya yerleşmiş.Yıllarca benim de tüm filmlerini izlediğim Louis De Funes de ''Le Gendarme De Saint Tropez''filmleri ile St.Tropez'i tanıtmış.
Limanda dolaşırken bir yatın güvertesinde Louis De Funes'in kocaman karton maketini görünce gülümsedim ve hemen bilgi aldım.Aynı Ayvalık,Bodrum,Marmaris'dekiler gibi bir gezi teknesi denizden St.Tropez'i gezdiriyor ve ünlülerin yaşadığı villaların önünden geçiyor.1 saati 11 euro.Çok şükür sonunda akıcı İngilizce konuşan birisini buldum.
Fransızlar ingilizce bilse de konuşmayan ya da çok yardımsever ve kibar oldukları için biraz da olsa Fransızca-İngilizce arası konuşmaya çabalayan insanlar.Tur teknesinin önündeki kadını Louis De Funes ve İngilizce hatırına uzun süre dinledim,elime tutuşturduğu broşürü de paylaşıyorum;
Liman yanyana dizilmiş yüzlerce lüks yatla dolu çoğu devasa yatlar.Kiminin içinde siyah üniforma giymiş genç kız ve erkekler yanyana sıralanmış bodyguard edasıyla bekliyorlardı.Yaz mevsiminde;ön rezervasyon olmaksızın 22 m.den küçük tekneler için limanda yer yokmuş.
Marinadaki evler bitişik nizam ve yine o pastel güney tonları
Aşağıda sağda görülen La Quai Restaurant,fiyatlar her yerde yüksek olduğundan böyle iddialı restaurantlar oldukça boş,gecesini bilmiyorum ama yüksek sezonda olduğumuz için mutlaka çok kalabalık oluyordur.
Limana doğru yürürken sağ tarafta tamamen organik malzemelerden yapılmış giysiler satan bir butik-La Naturelle-var,mottosu da ''we care''. İlerisi Quai Jean Jaures(sahil caddesi)
Limana doğru yürürken sağ tarafta tamamen organik malzemelerden yapılmış giysiler satan bir butik-La Naturelle-var,mottosu da ''we care''. İlerisi Quai Jean Jaures(sahil caddesi)
Limandaki çapa ve önündeki anıt
Aşağıda;15 Ağustos 1944 tarihinde Provence'a inen Amerikan,İngiliz ve Fransız Deniz Kuvvetlerine Saint Tropez şehrinin minnettarlığı adına 2004 yılında yapılmış bir onur ve zafer anıtı.
Alttaki fotoğrafta görülen ''La Sardine''restaurant,
Aşağıdaki fotoğraf ise limanın bir arka sokağına giriş, buradan Rue Du Cepoun caddesine girerek tekrar otoparka doğru gitmek üzere ara ve arka sokaklardan geçtik.Casino Market tüm Fransa'da olduğu gibi burada da mevcut.Fiyatlara gelince bizim çeri domates 2.90,başka bir domates çeşidi 3.90,domateslerin çeşitlerine göre fiyatları farklı,yeşil sivri biber 3.50,patlıcan 2.90,maydanoz 1,25,kırmızı biber 4.90 ve bizim kültür mantar da 5.90 euro.
Neden bu bilgiler derseniz sadece bilgi amaçlı,benim ilgimi çeken konular giyecekten ziyade (çok şükür ülkemde dokumanın,giyimin en hası var)yeme,içme kültürü,yöresel tatlar,özellikle de açık alanlara kurulan pazarlar,tarihi yerler ve gittiğim yöre
insanının davranışlarıdır.Örneğin çok uzun yıllardır araba kullanmama rağmen trafik ışıklarının olmadığı küçük kavşaklardan nasıl rahatlıkla geçildiğini gözlemledim.Güney bölgesinde otoban haricinde yerleşim yerlerinin birbirleri ile aralarının kesilmediğini daha önce belirtmiştim,bu yerleşim yerlerini birbirine bağlamak için de içlerinde ve çevrelerinde küçük döner ada kavşaklar var,trafik tıkanıklığı ya da bir anlık duraklama bile olmadan herkes sırasıyla akıp gidiyor,biz araba ile kavşağa girmek üzere beklerken dönüş yapan araç sürücülerini hep gözlemledim yahu adam dön de bir sağına bak acaba durdular mı diye,yok! çünkü biliyor ki diğer araba onu bekleyecek kural bu. Acaba şu sağdan gelen durur mu diye sadece ben heyecanlandım bundan eminim. Bunca kalabalık bir bölgede arka kaputun üstünde burnundan soluyarak evrak düzenleyen araba sahipleri bile görmedim.
Sabırla yayalara yol vermek,onların da sallana sallana geçmeleri de hoş:) bu bölgede telaş,acele,koşturma diye kavramlar kesinlikle yok. Aynı İstanbul..
Sokakları dolaşmaya devam,
Yukarıdaki fotoğrafta şık bir butiğin önünde duran şık bir kafes,St.Tropez sokaklarına da böyle bir kafes yakışırdı:)
Ve yeniden dar sokaklardan geçerek liman caddesine çıkınca aşağıdaki heykel karşınıza çıkıyor,
Zamanında İngilizlere karşı savaşmış Fransız amiral Pierre anısına yapılmış olan heykel marinada yer alıyor,arkasındaki Hotel Sube marinaya bakıyor ve Saint Tropez'in en iyi otellerinden biri olarak adı geçiyor.
Marinada bir sokak ressamı,St.Tropez tablolarını satıyor.
Cumartesi günleri kurulan bir de açık pazarı var,biz farklı bir günde gittiğimiz için göremedik ama çok güzel olduğunu duyduk.Tıpkı Antibes'te kurulan pazar gibi ev dekorasyonu,giysiler,meyve,sebze,zeytin vb.yiyecekler,şekerlemeler ve daha pek çok çeşit.Aslında tüm pazarlar satılan malzemeler açısından birbirine benziyor.Sonunda Saint Tropez'e bu kadar yeter diyerek ayrıldık.Oğlum ödediği için otopark ücreti olarak kaç euro verdiğimizi bilmiyorum,ama genel olarak her yerde fiyatlar aynı,daha sonra öğrenir yazarım.Ve sonra şehirden ayrıldık.Bu sefer otobanı tercih ettik,ara yollarda levhaları takip ederek A 8 otobanına bağlandık.
İzlenimlerim;
St.Tropez zengin turiste çok iyi sunulmuş bir yer,abartısı fazla bana göre,orada olan herşey Ege ve Akdeniz sahil kasabalarımızda var aslında.Bodrum'un temel tatil destinasyonu sayıldığı ülkemizde örneğin Ekincik'in daha az tanınması gibi.Sessiz,sakin ve çam ağaçları ile kaplı çok güzel bir koy Ekincik oysa.
Örneğin Üçağız köyünün yakınındaki salyangoz koyu eşsiz bir güzelliğe sahip,döne döne içine girilen bir koy,gözlerden uzak,yıllar önce sadece bilenler tekneleriyle gelirdi ve onlar da ağırlıklı olarak turist tekneleriydi.Böyle yerler oralarda olacak ünü dünyaya yayılır.Okuyanlardan kaç kişi o koyu bilir acaba bana yazar mısınız bilen ya da giden varsa.
Gelelim St.Tropez'e tabii ki bulunduğumuz ortam ve her yeri çok hoşumuza gitti,lüks ve ihtişamı bir kenara bırakırsak doğa harika ve daha görmediğimiz çok geniş bir çevresi var,yine aynı cümle ile bitireyim,seneye oralara da gitmek umuduyla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder